Tak ve Kullan

  • Proje Tarihi: 2004
  • Yer: İstanbul
  • İşveren: UIA / Mimarlar Odası
  • Proje Ekibi:
  • Ödül: 1. lik Ödülü

“TAK VE KULLAN” / Plug and Play İstanbul bir liman kenti. Coğrafyasını çevresini kaplayan deniz tanımlıyor. Kendisini çevreleyen suyu sınırlı da olsa kullanıyor. Ulaşımın bir kısmı hala su üzerinde gerçekleştiriyor. Kentlinin denizinden çıkarttığı ürün gittikçe azalsa da, hala mutfak kültürünün ve ekonomisinin parçası. Ama gerçek şu ki: kentliler uzun bir süredir suyu pasif olarak kullanıyor. Denizi gerektiği kadar tüketen bir kent değil artık İstanbul…

Önerilen proje belli bir yer ya da arsa için üretilmiş olmaktan çok, kentin kıyısını yer olarak kabul eden, farklı konumlarda tekrarlanabilen bir öneri. Suyu ile yaşamayan bir şehirde kentliyi aktör olarak işin içine katan , deniz ile haşır neşir olmaya devam eden bir yaklaşım. İşlevin denize yüklendiği bir tasarım. Yapmak istediğini hafif, kolay ve külfetsizce gerçekleştirmek istiyor. “Tak ve Kullan” (Plug and Play) sloganı ile yola çıkıyor. Kente alçakgönüllü bir müdahele. Ayrı işlevler yükü iki birimin biraraya gelmesiyle yeni bir nesne ortaya çıkyor. Kıyıdaki sabit eleman (host) , ona bitişen yüzer platforma hayat veren bir ünite. Sabit kıyı ünitesi, kıyıya da hizmet eden bir giriş ve kontrol noktası. İçinde aydınlatma için gerekli enerji, wc, küçük bir mutfak gibi gerekli minimum servisleri barındırıyor. Yüzer pavyon ise motoru bile olmayan, ama romörkler yardımıyla istenilen yere taşınabilen bir etkinlik platformu. Haliç’te sıklıkla kullnılan onarım dubaları üzerinde kurulabilicek hafif bir çelik konstrüksiyondan ibaret. Değişken işlevlere uyarlanabilen total bir mekan. Toplantı, buluşma, yerel halkın kullanıma açık kermesler, kısa süreli atölye çalışmaları, gezici sergi gibi eylemleri barındırıyor.

“Tak ve Kullan” noktaları yerel yönetim insiyatifinde işletilebilecek, konumları kentlilerin katılımıyla belirlenen, sayıları isteğe bağlı olarak artırılabilen, bütün şehirlilerin tüketimine sunulan üniteler. Proje kentte buluşma ortamları oluşturmayı amaçlıyor; bunu da kentin suya değdiği, İstanbul’un büyüsüne açık noktalarda gerçekleştirmeyi öneriyor.